Gazeteciyiz.
Kimliğimizde bu yazılı.
Görevimiz, okura bu şehirde olanı yansıtmak.
Ayna tuttuğumuz manzarada ne varsa o yansır, kalemimize.
Manzara çirkin ise, temiz ise...
Görevimiz bu.
Aynaya yansıyan manzaranın görünümü iyiyse okur sahiplenir, kirliyse bilgilenir.
Aynayı suçlamak, manzarayı inkârdır.
Biz gazeteciyiz.
Görevimiz işimizi yapabilmek.
Kimseden ya da kimselerden emir almayız, emir eri değiliz.
O kadar varlıklı değiliz, dünyalık derdimiz yok.
Kendi geçimimiz belli.
Lüks arabalar sahibi değiliz.
Sözün çoğunda yalan, servetin fazlalığında haram olduğunu bileniz.
Gazeteciyiz.
Kimsenin işareti ile harekete geçmeyiz.
Halka karşı sorumluluk sahibiyiz.
Seçimlerde iki büyük ittfaka dair yazdıklarımıza tahammülsüzlük artıyor.
Biz, çiçekten ve böcekten, magazin ve sosyete haberlerinden mi bahsedelim?
Her seçim bürosu, ayın 28'ine kadar bizim için geçim bürosu değil.
Bunu düşünenlerden olmadık.
Biz gazeteciyiz.
Yazdıklarımız yirmi dört saatlik olana tuttuğumuz aynadır.
Şimdi ne yazmalı?
İktidar cephesinin üç mlletvekili çıkarabileceğini söylesek ana muhalefet küplere biner. Onlarında dört milletvekili çıkaracağını belirtsek, inandırıcı olmaz.
Kalkıp aynayı ters tutsak görüntü düzelir mi?
Sanmıyoruz.
28 Mayıs'a birkaç gün kaldı.
Biz gazeteciyiz.
Seçim öncesi, toplu geçişler olur, partilere. Onbinlerce kişi saf değiştirir.
Bir rüzgâr eserse oranlar değişir.
Ülke bazında oy oranları, farklı.
Firmalar her nabza göre şerbet verir oldu.
Hiç bir siyasî partiye köşemizle örtülü desteğimiz yok.
Her bir yazımız, günlüķ 50.000-60.000 okur bulmuyor.
Eğer kaybeden olursa, bizim yazdığımız yazıları sebep göstermesin, seçim stratejisini sorgulasın.
Yazının başlığı neydi?
Biz gazeteciyiz!..
Durum, mesele bu kadar açık ve net!..
Biz gazeteciyiz!..