Birçoğumuzun bildiği ibretlik bir hikâye, Hz. Süleyman'a (as) kanadını kıran derviş kisveli zattan, şikâyetçi olan kuşun hikâyesi.
Bilmeyenler için kısaca anlatacağım, bilenlere de hatırlatma sadedinde olsun.
Daha sonra da kıssadan hisse babında bir kaç hususu dile getireceğim.
Hikaye şu: "Bildiğiniz gibi Hz. Süleyman(as) hem peygamber hem de saltanat sahibi bir hükümdardı. Allahü Teâla O'na bu saltanat yanında birçok lütufta bulunmuştu.
Bunlardan birisi de kuşların dilini anlayabiliyor olmasıdır.
Günün birinde bir kuş Hz. Süleyman'a (as) kanadını kıran derviş kisveli bir zattan, cezalandırılması için şikâyetçi olur.
Derviş huzura çağrılıp niçin kuşun kanadını kırdığı sorulunca, kendini savunur:
"Ben onu yakalamak için yaklaştım, son ana kadar kaçabilecek iken kaçmadı. Son anda hamle yapınca elim çarptı kanadı kırıldıktan sonra kaçtı. Yakalayabilsem pişirip yiyecektim. Suç onun kaçsaydı' der. Hz. Süleyman (as) kuşa döner:
- Derviş haklı, suç senin, niye kaçmadın?
Kuş da kendini savunur:
“Efendim o derviş kisvesi giydiği için derviş sandım, o yüzden kaçmadım. Avcı kılığında olsaydı kaçardım. Derviş olan birisinden bana zarar gelmez, Allah’tan korkar bana kıyıp zarar vermez diye kaçmadım.”
Hz. Süleyman bu savunmayı yerinde ve doğru bulur ve kısasın yerine getirilip dervişin kolunun kırılmasını ister.
Bunun üzerine Kuş;
“Sakın kolunu kırmayın, Dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar…
Siz en iyisi, bunun üzerindeki derviş kisvesini çıkartın… Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra bunu derviş sanıp aldanmasın.”