Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji uzmanlarından Doç. Dr. Ali Alkan, Akciğer Kanseri farkındalık ayı kapsamında akciğer kanserinin belirti, tanı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgilendirmede bulundu.

Doç. Dr. Alkan yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

“Akciğer kanseri, kadın ve erkekte meme ve prostat kanserinden sonra ikinci en sık kanserdir. Ancak yılda 1.69 milyon kayıp ile tüm dünyada kanser ilişkili ölümlerde ilk sırada yer almaktadır. Akciğer kanserinin en önemli risk faktörü tütün ve tütün ürünleridir. Tütün kullanımı dünya çapındaki kanser ölümlerinin yüzde 22’sine, akciğer kanserinden kaynaklı ölümlerin ise yüzde 71’ine neden olmaktadır. Ülkemiz verileri ile yapılan bir çalışma neticesinde akciğer kanseri için tütün ve tütün ürünlerinin kullanımına atfedilen oran erkeklerde %89,9 kadınlarda ise %43 olarak belirlenmiştir. Bu istatistikler dikkate alındığında, ülkemizde bir yıl içerisinde ortaya çıkan yaklaşık 25 bin akciğer kanseri vakasının önlenebilir olduğu söylenebilir. Ayrıca genetik faktörler, mesleki toksinler (asbest, ağır metaller, radon) ve çevresel toksinlere (hava kirliliği, pasif içicilik) maruziyet de önemli risk faktörleridir.

Tedaviye dirençli öksürük, kanlı balgam, nefes darlığı, iştahsızlık, halsizlik, ses kısıklığı gibi şikayetler akciğer kanserinin sık başvuru nedenleridir. Akciğer grafisi, bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme yöntemleri ile hastalık saptanabilirken, kesin tanı biyopsi ile sağlanır. Akciğerde saptanan kitleden bronkoskopik, girişimsel veya cerrahi yöntemlerle alınacak örnek ile hastalığın tipi, özellikleri anlaşılabilmektedir. Günümüzde alınan biyopsilerden yapılan bir dizi moleküler genetik analiz ile  hastalığın hedefli tedaviler veya immunoterapi için uygun olup olmadığı da anlaşılabilmektedir.

Tedavi planı hastadan hastaya farklılık göstermekle birlikte tedavi kararında esas ; hastalığın yeri, evresi, hastanın yaşı ve diğer sağlık sorunlarının varlığı gibi birden fazla faktör etkilidir Kanser tedavisi multidisipliner yürütülmesi gereken bir ekip işidir. Tıbbi onkoloji, göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisi, radyoloji, radyasyon onkolojisi, patoloji gibi branşların bir araya geldikleri tümör konseylerinde hastalar tartışılmalı ve hasta için en uygun tedaviye karar verilmelidir. Hastanemizde de Toraks tümor konseyimiz her hafta çarşamba günleri yapılmaktadır. Toraks tümör konseylerinde yeni tanı alan akciğer kanseri vakaları en uygun tedavi açısından değerlendirilmekte ve hastalarımıza tedavi planı yapılmaktadır.

Erken evre akciğer kanserinde temel kür yaratabilen tedavi cerrahidir. Yine sistemik tedavi ve radyoterapi uygun hastalarda kullanılmaktadır. Uygun vakalarda tümörü küçültmek amacıyla kemoterapi veya immunoterapi uygulamaları hem cerrahiyi kolaylaştırmakta hem de yaşam süresine katkı sağlayabilmektedir. Ancak akciğer kanseri vakaların yaklaşık %40’ı ileri evrede karşımıza gelmekte ve hastalık akciğer dışı organlara yayılmaktadır. Hastalık ile ilgili giderek artan bilgi birikimimiz ve yeni tedavi seçeneklerinin geliştirilmesi ve uygun hasta seçimi ile yüz güldürücü sonuçlar elde edilmektedir. Akciğer kanseri farkındalık ayı dolayısıyla vatandaşlarımızı, akciğer kanserinin bir adım önünde olmaları ve sağlıklarını korumaları için tütün ve tütün ürünlerini kullanmamaya ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını benimsemeye davet ediyor, sağlıklı günler diliyoruz.”