Siyaset bir satranç tahtasıdır, ama bazı oyuncular kurallara göre değil, perde arkasından hamle yaparak kazanmayı sever. Aydın Ayaydın ise bu oyunun, kurallara uygun oynanması gerektiğine inanan bir isim. Bilgi birikimi, kariyeri ve siyasete getirdiği dürüstlük anlayışı ile sıradan siyasetçilerin harcı olmayan bir mücadele veriyor. Oda TV’nin Ticaret Bakanı olacağına dair iddiası, aslında bu mücadelenin tam merkezinde durduğunu bir kez daha gösteriyor.

Bakanlık veya başka makam beklentisi yok

Bugün pek çok siyasetçi, bakanlık veya makam için her yolu mübah sayarken, Ayaydın bu güç yarışının dışında kalmayı seçen ender isimlerden biri. Kendisiyle yaptığım görüşmede açıkça belirtti: “Cumhurbaşkanı ile böyle bir görüşmem olmadı. Bakanlık gibi bir beklentim yok.” İşte tam da bu yüzden, Aydın Ayaydın bazı çevreleri rahatsız ediyor. O, makam peşinde koşmayan, mevki beklentisiyle hareket etmeyen bir siyasetçi olarak, siyaseti kendi çıkarları için araçsallaştıranları huzursuz ediyor. Çünkü biliyorlar ki Ayaydın’ın varlığı, onların kirli düzenini altüst edebilecek bir tehdit.

Muğla’da Çıkar İlişkilerinin Korkulu Rüyası

Aydın Ayaydın, sadece bir siyasetçi değil, aynı zamanda AK Parti içinde temiz siyaset mücadelesinin öncülerinden biri. Muğla’da yerleşip seçim sonrası da bölgeye hizmet etmeye devam etmesi, onun iş bitince sırtını dönenlerden olmadığını kanıtlıyor. Ama Muğla’da böyle bir siyasetçinin varlığı, çıkar odaklarının planlarını bozuyor. Ayaydın’ın davaya samimiyetle bağlı olmadığını bildikleri halde, partinin içindeki çıkarcıları temizlemek için “abilik” yapması, bazı grupları çileden çıkarıyor. O, partiye musallat olmuş menfaat şebekelerine karşı mücadele ediyor ve biliyor ki bu savaşta taviz vermek, ilkelerini terk etmek demektir.

Ayaydın’ın Mücadelesi: Koltuk Değil İlke Peşinde

Aydın Ayaydın ile yaptığım söyleşide , Sayın Hoca, siyasetin onurlu bir zemin üzerinde yapılması gerektiğini savunuyor ve kişisel çıkarlarını değil, partinin ve toplumun çıkarlarını önceliyor. Makam beklentisi olmayan, sadece ülkesine ve partisine hizmet etmek isteyen bir siyasetçi, bazıları için anlaşılması güç bir figür olabilir. Ama Ayaydın, siyaseti sadece bireysel çıkarlar için kullananlarla arasına kalın bir çizgi çekmiş durumda. Onun bu mücadelesi, siyasetin yozlaşmaya karşı verdiği en güçlü direnişlerden biri gibi göze çarpıyor.

Aydın Ayaydın’ın üzerine yapılan yıpratma çabaları, aslında siyasette dürüstlük ve ilkeleri savunan bir lideri yıpratma girişimlerinden başka bir şey değil. Ama unuttukları bir şey var: Işığı karanlıkta arayanlar her zaman kaybeder. Ayaydın’ın arkasındaki güç, koltuk sevdası değil; onun bilgi, birikim ve ilkeleriyle kurduğu sağlam temellere dayanıyor. Makam için değil, ilke için mücadele eden bir kişi. Siyasette kalıcı olur. Bu yüzden Aydın Ayaydın’ın mücadelesi sadece bugünün değil, geleceğin de mücadelesi olduğunu unutmamak lazım.

Muğla siyasetinde ve AK Parti içinde dürüstlük ve adalet için savaşan böyle bir değerin kıymetini bilmek gerekiyor. Ayaydın, her saldırıya rağmen ilkelerinden taviz vermeden yoluna devam edecek ve siyaset sahnesinde dürüstlüğün sesi olmaya devam edeceğini belli ediyor. Şimdi, çıkar odaklarının yıpratma çabalarına karşı Aydın Ayaydın’ın yanında durma vakti. Çünkü bu mücadele, sadece bir kişinin değil, temiz siyaset isteyen herkesin mücadelesidir.